Konuşmaya önceden hazırlanıyor adam, farkındasın di mi :)

@futbolcu

ya tamam hazırlanıyor da, yinede çok doğal çok güzel soluyolar. neyse sanırım ben ayıyım.

gerektiği yerde, gerektiği zaman konuşuyorum ben valla.

Iyi bir konusmaci oldugumu zannetmiyorum ama dogaclama yaptigim bir kac konusmadan sonra "bu konusmayi daha onceden mi hazirladin?" diye sordular bana. Cok okumak ve guzel konusmalar izlemekle alakali olabilir.

Diziden diziye degisir, ama ozellikle Turk dizilerinde gerizekali taklidi yaparak konustuklarini dusunuyorum.

Kamptayım şuan seferihisarda, mangalda hellim peyniri yerken cümle kurmak yerine anırarak beğenimizi dile getirdik. Başka sözüm yok :)

İyi bir konuşmacı değilim. Bu kişilerde yeteneğin yanında bol hazırlık ve bol alışkanlık da var. Daha önce bol bol sunum yapmak, vb. zorunda kalmış insanlar ve konuşmayı hazırlama süreleri de öyle dünden bugüne değil; bunun ötesinde de bol bol pratik yapmışlarsa güpgüzel konuşabiliyorlar. Bunu anlık başarabilenler, önüne bir konu verildiği anda 300 saat konuşabilenlere ise hayranım.

Ben hazırlandığım ve daha önceden bildiğim bir konu ise konuşabilirim ama kendimden emin olmadığım bir konuda yarım saat konuşup aslında bir şey söylememeyi beceremem.

Aaa, @hasmetizm Memleketime selam.

Temel etken uzamnlık. 6 yıldır aynı konuları laboratuvarda uygulamalı olarak anlatıyorum. Uzun bağlantılı anlaşılır cümleler kurabiliyorum.

ben iyi bir konuşmacıyım, bunu da yetişme dönemimde pratik ile sağladığımı düşünüyorum. 7. sınıftan beri okuldaki kutlama programları olsun, münazaralar olsun, tiyatro gösterileri olsun; birçok kez topluluğa hitap etmişimdir. biraz babamdan gördüm sanırım, politikayla uğraştığı için onun ağzı laf yapar, sağda solda konuşurken görüp duyup öğrenmiş olabilirim. özgüvenle bağlantısı olduğunu söyleyebilirim, kendine güveni yüksek insanlar genelde iyi konuşur. tabii ki çok kelime bilmek ve uzun cümleler nasıl kurulur görüp anlamak da lazım, kitap okumanın etkisi de olmalı yani.

Günlük hayatımda çok konuşmam. Doğaçlama konusunda da sıkıntim var biraz. İyi yalan söylerim ama insanlarla havadan sudan konuşurken sıkılırım. Hele karsimdaki insan ya da sohbet ilgimi cekmemisse bi iki zorlarim kendimi ama pek bi şey çıkmaz. Romantik anlarda hepten kitlenip kalmasam da sevdiğimin gözlerinin içine bakıp şiir okuyamam mesela ya da lafı gediğine oturtamam. Genelde duraklarim konuşurken bazen cümlenin ortasında pat diye susarim. Sıkılıyorum konuşurken genel olarak.

41 yaşındayım ve hayatındaki bütün başarı ve mutluluklarımı konuşarak kazandım. Mesleklerimi de , ilişkilerimi de, insanlarda bıraktığım hisleri de belirleyici kılan bu oldu.

@aychovsky as, azmak tarafındayız, çok güzel buralar.

hitap yeteneği kuvvetli ama başarılı olması için arkasında daha güçlü kişilerin durması gerek.

hayir,

bizim memlekette agzi laf yapanlari iyi siyasetci saniyorlar. her konusan maalesef iyi siyaset yapamiyor.

begenmiyorum, kemali de sevmezdim zaten.

rahmetli ismail cem gibi vizyoner biri olaydi iyiydi.

hayır.

fifa'da başarılı buluyorum.

tam olarak dinazor kafa cehepelisi buluyorum.

:)))

Yalovada mı nerde cafe olayında bitirdi kendini bnm gözümde

Tam o bahsettigin itici kiz oluyorum sanirim cunku baya severim futbolu.

Ama yine de cevap veriyim: evet dedigine katiliyorum. Futbolla asiri ilgilenenler genelde dusuk sosyoekonomik siniftan olan insanlar.
Bi yere ait olma durumu belki cok cezbediyor bilemiyorum. Ayrica futboldan anlamak icin dahi olmaya da gerek yok :) o da bir etkendir saniyorum. Bu insanlar genelde zaten devlete/dine/herhangi bir irka vb ait olmayi da cok buyuk bisey zannediyolar zaten :/

Net rakam veriyorum; 23 yaşından sonra fanatik biçimde futbol takımı destekliyorsa o kişi olgun birisi değildir. Çomar dediğin kısım bence tribünleri parsellemiş tinerciler.

Yoksa ben de yılda 2-3 defa maça giderim ama oturur tribünde pizzamı yer, çayımı içer, maç sarmazsa da kalkar giderim. Bilmem bu beni çomar yapar mı :)

100 yıl öncenin maçlarını izle tani para tuzağı olmadan önceki zamanlarını. Stadlar yine tıklım tıklım ve futbıl çok seviliyor. Çünkü temel ihtiyaçları karşılıyor. Bir gruna ait hissetme. O yakımı kendiyle özdeşleştirme. Yenme galip gelme falan filan. Diğer dediklerine de genelleme yapamam. Senn çevren futbol dışı boşssa bilemem. Hem futbol sanat müzik gezi üzerine bilgi sahibi de çok insan var. Şuan tüm dünya gelişmişinden gelişme işine futbolla yatıp kalkıyor.

Vay yine çomar ilan edilmişiz :D

Ben hafta sonu 3 gün kapanır tüm liglerin maçlarını izlerim, sol görüşlü aydın bir Chp seçmeni olarak tanımlıyorum kendimi ayda 10 kitap bitirmeye çalışırım. İyi filmler izlemeye güncel yabancı dizileri takip etmeye çalışıyorum. Bide oyun hastalığım var. Ha bide atayız bir insanım yobaz da değilim halbuki.

Esnafım ama maç izlediğim için düşük profilli ilan edilmişim. Hayırlı işler. :D

@gozu acik sevisen yahudi

Bence duyuru sahibinin demek istedigi, hayatinda futboldan baska bir sey olmayan insanlar.

3 gun kapanip futbol izlersin de takimin icin karsi takim taraftariyla kavgaya girer misin? Yok semte x takim formasiyla geldi diye dover misin? Oyle tiplerden bahsetmis anladigim kadariyla.
Yuksek profilli birinin bunlari yapacagini sanmiyorum.

Isim geregi futbolun kalbindeyim. Bir takima gonul vermis milyonlarca insandan daha da icindeyim bu isin. Buna ragmen ben x takimliyim diyen bir insandan cok daha az futbol konusurum gunluk hayatimda. Ama spor (tum spor faaliyetleri) konusunda her seyi konusabilirim. Konusuyorum demiyorum ama konu acilirsa konusabilirim. Bugune kadar tanidigim tanistigim hicbir insan da beni senin belirttigin sekilde degerlendirmedi eminim. Buna is yaptigim kulubun baskani da dahil.


Ama kesin olarak sunu diyebilirim ki turkiyede futbol konusan insanlarin buyuk cogunlugu dedigin durumda. Cunku insanlarimizin cogunun maddi durumu yetersiz. Kayak yapan, kano-rafting gibi sporlarla ilgilenen, basketbol bilen, badminton oynamis, tenis ogrenmis, buz pateni denemis, aletli jimnastik izlemis, amerikan futbolu ile rugby arasindaki farki bilen kac insanimiz var ki? Kac kisi futbol dahil herhangi bir sporun kurallarini tam olarak biliyor ki?

dunya uzerinde ekonomik olarak en dusuk seviyedeki spor faaliyeti futboldur. Bu nedenle yoksul toplumlarda en onemli spor etkinligidir. Ve futbolcularin buyuk cogunlugu da yoksul ailelerden gelmektedir. Maddi durumu kisitli olan insanlarin maalesef kendini gelistirmeleri pek fazla gorulen bi' durum degildir. Yapabilecek tek sey insanimizin ekonomik durumunu iyilestirmek olacaktir ama bu da 1 kusak sonrasinin degil 3-4 kusak sonrasinin gelisimini etkileyecektir.


Izlemekten keyif almadigim ve kurallarini tam olarak bilmedigim tek spor dali beyzbol. Cocuklugumdan beri beni bir turlu etkileyemedi bu spor dali. Sanirim bir zamanlar ataride oynadigim beyzbol oyunundan kaynaklaniyor. :)


Tabii ki dunya uzerinde bulunan binlerce spor dalini biliyor degilim. Demek istedigim bu degil. Ama ulkemizde yasayan yaklasik 80 milyon insana dunyanin en buyuk spor etkinliklerinin basinda gelen super bowl'u sorsan cok buyuk cogunlugu ne oldugunu bilmez. Maalesef toplumumuz bu sekilde.

futbolu sevmeyen adamla hayatta ortak bir noktam olabilecegini sanmiyorum. cidden farkli bi olay. yetenekli olsaydin ve biraz hali saha maci yapmis olsan anlardin ne demek oldugunu. hayatin anlami degil tabi ama herseyin entelektuel geri donusu mu olmasi lszim?

bu tek tiplestirmenize de hastayim. belli bi stereotip var diye(ki bahsettiklerindem kendi cevremde hic gormedim) herkesin oyle mi olmasi gerekiyor? o kadar belli ki sinirli sayida insanla muhatap oldugun. tip fakultesinden tut, muhendislige ordan sanat tarihi bolumune kadar bir ton kulturlu/entelektuel hali saha manyagi+ yetenekli adam var.

butun boksorleri de hispanic ve gangster kokenli mi saniyosun? ben sana dahi seviyesinde iq'ya sahip ve princeton'dan muhendislik derecesi olan eski bir amator boks sampiyinu ornegi veririm mesela. bunun turkiye uyarlamalari da var. Ahmet cakar kim taniyor musun?

stereotipler filmlerde olur. gercek hayat farkli

mesele aidiyet hissini hangi kanala yönlendirdiği. insan kendini bir şeye ait hissetmek istiyor. bir dine, ırka, siyasi görüşe, futbol takımına, bazen belki bir insana. kendini onun üzerinden tanımlamak istiyor. futbol üzerine bir temellendirme bana da sığ gelen bir yaklaşım, ama aidiyet hissinin kendi sığ zaten. gerekliliği üzerine bir yorum yapmıyorum tabii ki. illa ki gerekli bir yerde, ama bu insanın acizliğini de gizlemiyor.

bizim aidiyetimiz farklı alanlaraa temellendiği için eleştiriyoruz sanırım. ona sorsan o da bir takıma duyulan sevgiyi, hatta ona göre "aşk"ı anlayamadığımızı söyler. göreceli yani.

albert camus da zamanında futbol hastası bi abimizmiş ama kendisi anadolu çomarı tanımlamasına pek uymuyor. dolayısıyla çok da belirleyici olduğunu sanmıyorum.

futbol için sosyoekonomik düzeyi düşük olan kesimin tutunacağı dal diye bir tabir vardır. adamın hayatında kendini işe yarar hissettiği tek yer orası; gerekirse yemek yemez, 3 gün aç gezer; otobüs parasını, bilet parasını denkleştirir, deplasmana gider. bahsetmek istediğin grup bu kesim. adamın maddi durumu kötü, büyük ihtimalle küçük yaşlardan beri çalışıyor, sevgilisi yok. ailesinden de gereken ilgiyi görmemişse tribün yaşamına bağlanıyor. evi tribün, ailesi de takımı oluyor. bu gruptakilerle ortak bir paydan yoksa birşey konuşamazsın. onlar da seni küçümser, "futbolla ilgilenmeyen erkek mi olur" derler. son dönemde parti seçmeninden çok parti taraftarlığı ortaya çıktı mesela. bu da futbol taraftarlığı gibi birşey haline geldi.

bir grup da takım sevgisini en yakin dostu olarak görüyor. hayatınin merkezinde değil ama vazgeçmiyor da. mesela ben 1 yildır maça gitmiyordum; sehrimin takiminin evindeki son 3 macina kendi basima forma giyerek gittim. cogunlukla eş dostla gidilir. resmen çimleri ilk gordugumde içim açıldı. hatta macin birisinin bitiminde merdivende 50'li yaşlarda bir abiyle takimin analizini yaparken buldum kendimi. abiyle normalde otursak ortak bir konu bulamayız; bariz kuşak farkı var aramizda. futbol bu grup icin de bir cesit birlestirici unsurdur ama kesinlikle hayatlarınin merkezinde değildir. stad cikisi hayat normale doner. bu grupta her türlü ırk, din, siyasi görüş ve meslekte insan bulabilirsin. bu gruptakilerle herhangi bir konu hakkinda fikir alisverisinde bulunabilirsin.

katılıyorum. bir adım ileri gideyim: futbol fanatikleri ÇOĞUNLUKLA milliyetçi, ırkçı, cinsiyetçi ve homofobik de oluyor. tezahüratlar, küfürler, hakaretler hep bir şekilde kadınları, eşcinselleri aşağılayıcı şekilde. maç kazanılır "tecavüz" denir, hakem penaltı vermez "ibne" olur, fenerbahçe-galatasaray maçlarında birbirlerini "karısı olmak" gibi tuhaf şeylerle suçlarlar (?). zaten futbolcuların kültür seviyesine bakarsanız onların da çoğunluğu böyledir, küfürbazdır, ırkçıdır. hem dünyada hem Türkiye'de çok detaylı incelenmesi gereken bir futbol fanatiği psikolojisi olduğunu düşünüyorum. bu insanların bu kadar ortak noktasının olması tesadüf değil. bir şekilde erkeklik ve futbol eşleşmiş durumda ve erkeklerin hakimiyet alanındaki her şey gibi burada da saydığım rezillikler mevcut.

Son zamanlarda turemedi, hep vardi. Futbol hastasi olup profili hic de dusuk olmayan da var tanidigim ama genel olarak haklisin.
Futbolu hayat memat meselesi yapmanin anlamsizligini tartismaya gerek yok zaten.

Degil futbolu, herhangi spor dalini takip etmek bana anlamsiz geliyor hatta. Bir spor takimi var, rakipleri var, sampiyonalar turnuvalar kupalar var, kaybedilen maclar kazanilan maclar var, bazi hedefler var, o hedeflere ulastiktan sonra baska hedefler var, sampiyon olunup kupa mupa alindiktan sonra tekrar basa sariyor, para kazaninca ona gore iyi oyuncu transfer ediliyor, yine maclar yapiliyor.. E peki ben tum olaylarin neresindeyim? Hicbir yerinde. Niye takip ediyorum olan biteni? Oturup film ya da tiyatro izlemek gibi keyif icin izlersin futbol ya da baska bir sporu ama olan biteni takip edip bunun icin zaman ayirmak bana anlamisz geliyor.

Illa ki mantikli bir sebep aramaya da gerek yok. izlemek istersen izlersin tabi ama benim aklima ister istemez geliyor bu. Oturup bir oyunu izlemeye baslar baslamaz icimden bir ses hemen "neden izliyorsun bunu?" diyip buyuyu bozar:)
Kaldi ki bu bir endustri. Futbolu da basketbolu da digerleri de. Insanlari yaristiriyorlar, bunu da senin bu yarisi takip etmen icin yapiyorlar, yarisin gercek bir varolma amaci yok. Sen ben bu yarisi takip ediyoruz ve bu endustri boyle para kazaniyor. Hicbir sey gercek degil ki. Ismarlama mucadele. Komik yahu:) Survivor'i dert etmekle basketbol takimini dert etmek arasinda pek bir fark yok bana gore.
Futbol muhabbeti yapilan yerde de duramam, kacarim.

buradaki siniri anlamadim. ben bu oyundan cok keyif aliyorum. izlemesi cok hosuma gidiyor. o kadar icgudusel birşey ve aslinda o kadar basit bir spor ki buyusune kapiliveriyorsun. taraftarlik da oyle. evet ait olmak, veya neblyim rekabet etme güdüsü vs.

fanatiklik hususunda haklisiniz ama futbol seven herkese de dusuk profilli demiyorsunuz herhalde.

futbolu sevmeyenlerin bu aşağılayıcı tavırlarına götümle gülüyorum. kano-rafting yapmak ve amerikan futboluyla rugby arasındaki farkı bilmek bizi neden daha az çomar yapıyor, bunu da anlayabilmiş değilim. örneklere gel.

tribündeki çomarların futbol hastası olduğu doğrudur ama futbol hastası insanlara çomar/kültürsüz demek aptallığın daniskasıdır. konu hakkında uzun uzun yazmaya gerek yok, ben nerede böyle "ufff çok barzo :((" diyen tip görsem "yav he he" deyip geçiyorum. abuk sabuk şeylerle kendinizi tatmin etmeye, insanları hor görmeye devam edin siz.

soylemıne katılıyorum. Durum çok yeni değil zaten hep boyleydı. Sosyo-ekonomik düzeyi düşük grup futbolu seviyor. sarımsaklı işkembe çorbası üzerine sigara içip halı saha maçına giden arkadaşlar var. bu ortadoğu ülkelerinde daha belirgin olabilir.

uzun tutmaya gerek yok. hayatında futboldan başka zevki olmayan insanlardan bahsediyorsan belki haklısın. ki aynı şeyi her konuda genelleyebilirsin.
hayatında uzay araştırmaları dışında hiçbir şey olmayan adamla da felsefe, tarih vs konuşamazsın mesela. örnekler sınırsız burada.

ama futbolu çok seven, takip edebildiği kadar maç takip eden insanlardan bahsediyorsan haksızsın.

hayatında hiç premier lig seyretmemiş olman da ayrıca üzücüymüş. :(

ben de senin gibi düşünüyorum, çoğu fanatik futbol destekçisiyle farklı tür konuları maalesef konuşamıyorum, konuşmaya çalışsam da çok iplemiyorlar zaten.ortamlarda da sıkılıyorum çoğu zaman. ama genellememek de lazım. kimisi için sadece bir zevktir, çok dozunu kaçırmaz sadece takipçisidir. felsefe okuyup da bir yandan futbol köşe yazarlığı yapan tanıdığım var.
benim açımdan sorun çevremde gerçekten farklı tür konuları konuşabileceğim objektif tipte insanlar olmaması, bu futbol da olabilir, din fanatizmi de olabilir, siyaset fanatizmi de olabilir, empati yoksunluğu da.

Yalniz bir insanla "felsefe muzik vs." konusulamiyor olmasi o insanin bos insan oldugu anlamina gelmiyor, se se ge'ye ben de katiliyorum. Vatandas felsefe-tarih konusmaz ama sabahlara kadar akiskan dinamiginden konusur istersen seninle. Adam ya da kadinin biri sabahlara kadar felsefe ya da edebiyat konusabilecign bir kisi icin tek kelime pozitif bilim konusamiyoruz diyip "bos adam bu.." diyebilir.

stavro +1

çok büyük, global bir firmanın ortağıyla iş görüşmesine gitmiştim konuyu futbola getirmişti. bazen bizim mahalledeki kahvehane tayfasına denk geliyorum. onlar futbolla biraz daha fazla ilgili ama özünde o okumuş etmiş şirket ortağıyla aynı muhabbeti yapıyorlar konu futbol olunca. ikisi de maç izlerken ''sabri senin yapacağın ortaya'' diye küfrediyor. inan daha fazlası yok. çünkü futbol bu kadar düz bir oyun.

hele o kupa törenleri bana çok spastikçe geliyor. adamlar final maçını kazanıyor, ok. takım kaptanı geliyor, bir tane değişik şekilli büyükçe bir çaydanlığa benzeyen şeyi havaya kaldırıyor ve herkes seviniyor :)

Besiktasliyim. Uzun suredir takip ediyorum. Maclari izlerim. 2 kere kombine aldim. Onun disinda senede birkac maca giderim. Takim yenildiginde istahim kapanirdi. Besiktas sayesinde hic kilo alamadim ;)

Ama artik eskisi kadar cekmiyor. Besiktas icin ne biriyle kavga etmeyi ne birini kirmayi dogru bulmuyorum. İsteyen istedigini dusunsun. Hep bir en buyuk, en namuslu kavgasi var.

Maalesef basin yoneticiler de genel olarak kardesligi tesvik etmek yerine holiganligi tesvik ediyor. Ki ancak boyle satislarini arttirabiliyorlar veya oyle dusunuyorlar.

Eger birbirimizle kavga etmeden-kufur etmeden-oldurmeden izlemeyi basarabilseydik belki de herkes tarafindan takip edilirdi, cunku tutkulu milletiz.

Sampiyon da olsak ne birini kizdirma derdindeyim ne laf sokma derdindeyim. Salakca geliyor.

Ulkemize gelirsek durum cok fena. Takim tutmak namus meselesi gibi. Ve geri donulecege benzemiyor. Bu boyle surup gidecek benim tahminim.

Bircok insanin kurallardan dahi haberi yok. Ofsayt ne bilmiyor ama tribunde hööö diye bağırıyor. El kuralini ise ben hala anlayabilmis degilim.

İşte böyle.

Futbol en risksiz muhabbet imkanı sağlıyor. Ne olacak bu Cimbom'un hali diyip laf atarsın koca koca patronlarla da konuşursun çocukluk arkadaşınla da. Ama siyaset konuşsan riskli başka konular için de yaş statü sosyo ekonomik olarak yakın olman lazım karşındakinle. Patrona senin yat kaç yakıyor diyemezsin :) 3 erkek bir araya geldi mi muhabbet futbola bağlar genelde. Yabancı kalmamak için fanatik olmasan bile arada bir takip etmek iyidir. Survivor gibi içi boş ama görevi büyük.

nathanieltroy + 1000000

Söylediklerine harfiyen katılıyorum. Hayatıma giren insanları futbol ile ilgilenmeyen kişilerden seçmeye azami özen gösteriyorum. Misal şu ana kadar hiç futbolu seven bir erkek arkadaşım olmadı. Hiçbiri takım tutmuyordu. Bu benim için bir ilişkiye başlarken (arkadaşlık ilişkisi, aşk ikişkisi fark etmez) en önemli kriterlerden biridir.

Yıldırım Türker i ne yapacağız.

kendinizi yuksek profilli olarak tanimlamak icin futbol izlememenize tutunacaksaniz belki de pek dusundugunuz gibi biri degilsinizdir hic biriniz. futbol hastasiyim ama konustugum konu ilgili oldugum bir konuysa karsimdakini gomerim evelallah. kendinizi ovecekseniz yine ovun de insanlarin sinirini oynatmanin alemi yok.

Sadece sana katılanlara tik attığına göre benzer taraflılık sende de var diyebilir miyiz? ;)

enteresan bir tıklama mekanizması gerçekten, halbuki aynı fikirdeydik:)

futbol hastası insanlarda profil düşük değildir. henüz yeterince gelişmemis algıya sahip insanlarda profil düşüktür. kaldı ki konuşmak her şey değildir. mesela konuşup; konuştuğum şeyin %95'i yalan oluyorsa ve bu konuştuklarımla ikimiz de eğleniyorsak bu bence düşük bir profildir. benim gıcık olduğum profil de bu yani: boş konuşan insan profili...

phaselis olabilir mi?

şu olabilir mi?
aperlai

www.gelarabul.com

Phaselis'tir diye dusunuyorum.
Kobuzchu kiz +1

Marmaris hisarönü körfezi

seydişehir üzerinden gidiyorsan, zirve tesisleri.

Seydişehir çıkışında şadanın yerinde sac kavurma

oyunlari silmeyeceksen ve guncellemerini de yapacaksan 1TB gerekli. En son uncharted 4'e 50 gb'lik yama geldi, nette adam isyan etmis.

N11e bak. Syd falan. Konsolkulubüne bak iyi elemanlar, 2. El de satıyorlar.

Arkadaşta var öve öve bitiremiyor ama güvenlik açısından sıkıntıları olduğu için ben tercih etmem

hiç kullanmadım ama kalas gibi geliyor bana.

Bmw'sini satip alan arkadasim var. Baska bir tanesi de ciddi ciddi dusunuyor.
Ben estetik olarak pek begenmiyorum ama alan baya memnun gibi.

3 yıl kullandım. yeni model olarak alabileceğin en kalas araba. arabayı zevk için kullanacaksan alma. köy yollarında kullanacağım arazi yapacağım ucuz yollu bir şey olsun dersen al.

büyükşehirde oturuyorsan al. temiz araba. o paraya sıfır zor alırsın.

Bende var 2012 dizel laurette olanı. Laurette look paketini alabilirsiniz.

Şimdiye kadar beni uzmedi, bu arabayı kotuleyenler genelde hic kullanmayanlar. Üst sınıf jiplere yetecek/ayıracak paran varsa tabi onlara yönel. Ancak bu araç tam bir fiyat/performans ürünü.

bence de iyi araç. paran buna yetiyorsa alınır yani.

Vestel, regal
Arcelik, altus
Ulker biskuvi, halk biskuvi
Volkswagen, skoda

Vs. Gibi

Dacia da renaultun alt markasi

Alt markalarda pazarlama stratejisi olarak ustteki marka seviyesinde kaliteli malzeme kullanilmiyor. Bu sekilde maliyet minimize edilerek ust markanin toplumsal sinifi ile alt markaninki net sekilde ayristiriliyor.

Biz arabayi veya herhangi bir seyi fiyat performans olarak.degerlendirip aliyorsak ve prestij vs. Bizim icin onemli degilse alt markalar tercih edilebilir. Zira alt markalarin servis, yedek parca ve bakim ucretleri de uygundur.
Ayrica alt markalarin ic donanim seviyesi daha doludur. Ornegin skoda da daha ucuza daha yuksek ic donanimli arac alinabilir volksvagene gore. Fakat ic malzeme kalitesi plastigiyle olsun vs. Belli sinirlar dahilinde.

Renault malzeme kalitesiyle unlu bir marka degil. Dolayisiyla dacia markasini ben eskiden cok populer olan renault toros serisine benzetiyorum. Ucuncu dunya ulkeleri pazari icin uretilen toza camura yoldaki cukura dayanikli. Narin olmayan tas gibi arabalar. Fakat herhangi bir surus dinamigi veya konfor beklemek yanlis olur iste.

Tesekkurler

üçünü de kullandım. focus'u tek geçerim

Focus test ettik iyiydi. Ama sanki daha ucuz söylemişlerdi. Biraz fiyat araştırması yap yazdığın fiyattan daha ucuza alırsın gibime geliyor

Focus iyidir. Boş paket olmasi kötü ama. Astraya da bakılabilir fiyatını bilmiyorum tabii.

Aile arabası olacaksa polo ve fiesta elenebilir hacimsel dolayi

@nucleon

ya boş paket konusunda haklısın da şimdi zaten sırayla trend x, style ve titanium var.
style dahilindeki gereksiz saçmalıkları almak için apps.ford.com.tr 4 bin lira verilir mi bunlar için?

ha titanium alacaksan alırsın ama o da 87 bin oluyor. yuh. kısacası ya hep ya hiç gibi. ortası için para vermeye değmez. kararan iç dikiz aynası dışında en ufak değerli bir şey yok style paketle gelen.

Ben fiesta diyorum, imkan varsa focus.

Fiesta ile 3 yaşlıyı ankara anamur arası götürdüm ve çılgınca eşya vardı. Hepsini aldığı gibi hiçbir sıkıntı da çıkarmadı.

Hatta bütçe kısıtlıysa benzinli almayı düşünün. Pek bi yakıt farkı yok gibi zaten artık...

içine sinen arabayı almalısın. bana sorarsan bunların içinde tasarım olarak en güzeli polo.her yanda focus, fiesta var. beyaz, gri focus, fiesta görmek içimizi baydı. yedek parça, yakıt tasarrufu gibi şeyler sonraki tercihlerin arasında olsun bana sorarsan.

nası yok ya yakıt farkı? 1.6 benzinli focus çılgınlar gibi yakıyor.

sıfır diye kısıtlamamanızı öneririm. 30b km altı skoda es geçilmemesi gereken bir seçenek. örneğin 2015 skoda octavia

bence verilmez, belli bir süre sonra sıkıyor. bu arada birkaç ay önce oyunlu ps4'ü 1000 e sattım. vereceğin para max 1200 tl olmalı.

Bunu almak yerine içine oyun yüklenebilen ps3 alınsa daha mı iyi?

Ps4 oyunları 200 TL falan deniliyor?

Verdim aldım. Memnunum. Zamanında yok pek vakit ayıramıyorum ama haftada 2 gün açıp fifa gta güzel oluyor.

inanılmaz gereksiz bir alet. çıktığı ilk zamanlar yurtdışındaydım. vergi iadesi vs çok ucuza aldım. başta oyun yoktu vs. ama şimdi oyun var öküz gibi pahalı aq.

ana oyun olarak mesela batman arkham knight 149 lira. bir sürü dlc çıkıyor ve bunlar dahil değil. dlcleri alacak şekilde premium oack 249 lira. öeeh aq.

başka örnek. ilk çıkan oyunlardan injustice gods among us. indirim zamanı 2-3 ay önce 75 liraydı. steamde de indirim vardı aynı vakit. kaç para biliyon mu? 7,5 lira.

1500 liraya bir kasa topla. hdmi ile tv'ye bağla. 50 liraya da bir kablosuz joystick. çok daha fazla görür işini eminim.

oyunlar cidden pahalı yahu. ben olsam onun yerine ps3 alırım. ona daha yıllarca oyun çıkar.

hocam oyunlar çok pahalı çok oyun oynamak istiyorsan alacaksın oynayacaksın hemen takasa falan gireceksin ya da satacaksın. ya da fifa nba battlefield gibi onlineı zevk veren oyunlardan alacaksın

başlıkta verilen cevapları okuyunca moralim bozuldu :D ben de almayı düşünüyordum bi last of us patlatırız diye ama alanların hevesi çabuk gidiyor gibi görünüyor. yine de ben olsam alırdım eğer maddi açıdan beni sarsmayacaksa...

last of us multi mi oynuyorsun @sutuseven?

Ben alalı iki seneden fazla oluyor, haftada 2, 3 gün açıp oynuyorum. Bir daha olsa bir daha alırım. Oyunlara da 1000 lira civarı para vermişimdir toplamda. Oyunlar ilk çıktığında almak zorunda değilsin. Şu an Battlefield 4 mesela 40-50 lira civarında. Yenisi çıkacağı için eski Uncharted'ı da ucuza alabilirsin. Bu stratejiyi izlersen çok para harcamana da gerek yok.

Son olarak PS 3'e para ver diyen adamın mantığı Full HD LED alacağına CRT televizyon al, nasıl olsa onda da izlersin izleyeceğini diyebilecek adamın mantığıyla aynı. User experience bakımından çok farkı var iki konsolun. PS 3'ünü satıp PS 4 alan biri olarak söylüyorum bunu.

Psn kardeşliği oyun takası ile oyunlar ucuza gelebiliyor. Arkadaş ortamn varsa hiç durma al.

Naaptın lan, eylülde 1000-1100 civarındaydı. hangi ara o kadar zamlandı :(

@baharat henüz elimde bi ps4 yok. Aldığımı hayal edip çocuk gibi sevinmiştim ondan öyle yazdım:D

Biraz daha bu tarafa çıralıya gelin

@intihar etsem de kendime gelsem, teşekkürler cevap için :) son olarak çıralı'da önerebileceğiniz kamp/bungalow alanı var mı?

asla egeye gitmeyin. buz gibi buz. en sıcak yer alanya bu sıralar.

datça olabilir

marmaris. nem çok yok. şu an kalabalık da değildir. pişman olmazsın gitmediysen.

kaş diyorlar genelde, annem de sakinliğini ve denizini öve öve bitiremiyor.

Kaş ya da Fethiye. Sakinlik açısından Kaş mükemmel bir yer. Otel olarak da Kaş Marin'i öneririm. Fethiye de bu aylarda çok sakindir. Merkeze yakın Kuleli Koyu var, denizi çok güzeldir.

Bir de aklıma gelen Eski Foça var.

izmir-seferihisar. keyfini çıkar.

Çıralı

Kaş + 1

kaş, datça

tek kalem, patara !

Kalabalık görmeyeyim sessiz sakin olsun, Deniz de olsun dersen aklıma bir kere tecrübe ettiğim Sinop geliyor ama bu mevsim uygun olmaz muhtemelen, belki yaz aylarında aklına gelir diye yazdım.

buralar soğuk

adam hüzün adamı, severim ben dinlemeyi.

www.youtube.com

bir sürü güzel şarkısı olmasına rağmen ilk sırada bu gelir. müziği bir değişik yapıyor beni. şarkıdan bağımsız olarak da sesi huzur veriyor bana mutsuzluktan ziyade.

ben kısac fd

"Gönül". Hüzünlü hissettiriyor.

içimden şehirler geçiyor

Çok aşığım mi öyle bi şarkısı var. En sevdiğim değil de başlığı görünce aklıma ilk o geldi. İçimdeki kotu fısıldar, acit acitabildigin kadar falan diyordu. Güzel şarkı.

Adı sevda

En sevdiğim mi bilmiyorum ama 'Senin Yüzünden' güzel şarkı.

bb

www.youtube.com
pek severim kendisini. izmirde oz'a her geldiğinde gitmeye çalışıyorum.

çok aşık, beni bırakma, hadi eskilerden de lavinya olsun.

Şarkıların sözlerine bakmam çok fazla. Sözler benim için şarkılara eşlik ederek daha fazla zevk alınmasına yarayan araçlar. Çok koyu koyu bulutlu havalarda kendimi buluttan bir toprağa canlı canlı gömülmüş gibi hissederim, elimde çok büyük bir bıçak ya da kılıç olsun, bulutları dilim dilim keseyim ve aradan güneş girsin isterim; FD'nin şarkıları da sözleri çıkarsam bile o buluttan toprağa sokuyor beni, gömülmüş gibi hissediyorum. Güneşli günde dinleyemiyorum, çok ağır geliyor. Sevdiğim tek şarkısı var: Buralardan gitme
www.youtube.com

En sevdigim degil ama bence nadas en iyi parcasi.

Yeniköy güzel.

"senin yüzünden" şarkısını çok sevdim ben nedense pek sükse yapmadı.En sevdiğim parçası diyebilirim hatta

gönül.

nadas www.youtube.com
yalan www.youtube.com

edit: ayrıca bu adam şair. çünkü böyle şarkı sözü olmaz. şiir yazıyor resmen.


büdüt2: mutluyken mutsuz olmak ne kelime.. hayata küserim.

Aşkın e hâli.

deli şarkısını çok severim aklıma gelmişken

senin sarkin

Size benzeyen bir kac kisiyi taniyorum. Iclerinden biri biseksuel oldugunu kadinlardan hoslandigini soylemisti sarhos oldugu bir aksam :)

geyşaseverlik varsa sende bir sıkıntı var demektir bacım :)

bir an duraksadım acaba ben mi yazdım bunu diye eheh. ben de efemine erkeklerden çok hoşlanıyorum. flörtöz, metroseksüel, yumuşak mizaçlı ve güzel (güzelden kastım bebek gibi, tanıdığım kadınların büyük çoğunluğundan güzel) yüzlü erkekler beni acayip çekiyor. o herkesin çok beğendiği maço, aşırı erkeksi ve keskin hatlara sahip, kaba saba adamlar midemi bulandırıyor.

evet çok garip. hastalık.

Sırf bunun kullanan size kanka ayağına yazan kaç tane adam var abaxalıktan geberiyor.
Şaka yapmıyorum çok ciddiyim. Bahsettiğin hareketleri özellikle senn gibi düşünen çok kişi oldupu için yapan çok kişi var.
İnanma yumuşak yumuşak seni sıkacak.

youtu.be

@intihar etsem: yok yahu, beni tanimayan, varligimdan haberi olmayan bu tarz erkekleri sırf gözlemleyerek hoslandigim oluyor. Beni seyapmak için yapmiyorlar yani, eminim.

@gayfe: geyşa sevmem.

Mesela herkesin hayatına kimse karışamaz. Ha nasıl karışamaz? Ben bu şekil severim, bu bayan şu şekil sever, şu bu şekil sever. Haa hiç kimsenin kimseye karışmaya bir hakkı yok. Özgürlüğünü bitirir.

geyşa=gay
gizli ibnelik mi var yoksa sende gız :D

Depresyonda olabilirsin.

sen "penisi olan" bir kız arkadaş istiyor olabilirmisin acaba

@stavro: depresyonla ne ilgisi var?

@corc: kadında penis? NOOO!!

@damdanakan
hani hareketleri kadınsı, ama erkek olduğu için penisi var.
Sen aslında sevişmek harici, kız arkadaşın gibi olacak birini arıyor olabilirsin manasında söylemiştim.

Hahaha ben de oyleyim. Kiz degil de erkek tarafi oluyorum sanki.

you can be my fag hag and i can be your gay diyorum apla.

"kadinsi" ve "gay gibi" farkli seyler. "kadinsi" demek bile yanlisken, hele...

He gari he...
Bence erkelerin ezici üstüğünlüğüyle ilgili senin dahi bilmediğin karanlık noktaların var. Senin biseksüelliğinle alakalı değil.

@Bigbadabum: anlamadım

@e haliyle: doğru söylüyorsun. Pek iyi tarif edememiş olabilirim.

@kargn: reddemeyecegim bi teklif geldi :p

çok normal. aslında efemine diye nitelediğimiz çoğu şey sadece kadınlara özgü değil, öğrenilmiş cinsiyetler yüzünden erkek/kadın diye ayırıp bundan farklı olan insanlar görünce kategorileri bi şaşırabiliyoruz. ben de aynı bahsettiğin gibi erkeklerden hoşlanıyorum. zaten ayılık erkeği daha maskülen yapmıyor, ayı yapıyor. benim beğendiğim çoğu gay gibi erkek gay değildi ama kendileriyle ve olmasa bile olabileceğine ihtimal vermekten çekinmeyecekleri eğilimlerle çok barışıklardı.

@snape: androjen cinsel kimlik diyorlar galiba ona. Beni çeken de kadınsılıktan cekinmiyor oluşları sanırım. Erkek adam söyle olur, bunu bunu yapmazla buyumemisler, aradan sıyrılıp gelmişler böyle, güzel yetismisler yani nasıl olduysa. Çok iyi ifade etmissin ama bi nokta da hafif gaylere de meyilliyim yine de. Duracagim yeri bilememisim demek ki :)

Genel olarak cinsel kimlik bozukluğundan kaynaklanır. Kadın enerjisi olmayan insanlar erkek enerjisi olmayan insanlardan hoşlanabilirler. Dişi vajinal enerji eksikliğinden mütevellit klitoris kullanımından yani klitoral enerjiden kaynaklanır amazonlukla (erkek fatma'lık) sonuçlanır. 0-4 yaş arası ahlak gibi bir bariyerle yeterince kısıtlanmamış bir alt beyne sahipsen yavaş yavaş bayan homoseksüelliğine doğru da kayabilirsin. Bayan homoseksüelliğine girmiyorum fakat psikolojide kesin sapkınlık sınırı kabul edilen ilişkide karşı cinsin rolünü üstlenme çabasından kaynaklanır. Buna en iyi örnek amazonluktur. Maço Ebru Gündeş psikolojik tedavi olurken "ben ilişkide erkek olmak istiyormuşum" diye basına bir teşhisten bahsetmişti. Söylerken haliyle çok mutsuzdu. Akabinde gitti kendinden yaşça küçük bir erkekle evlendi. Tedavisinin işe yaradığını ya da yarayacak bir kadın aklına sahip olabileceğini zannetmiyorum.

Bir de dolduruşlar var; Bir keresinde Gündeş'e mikrofon uzatılıp soru sorulduğunda gereksiz parlayıp "ben tek taşımı kendim alırım onu da biliyor musun" demişti :} Söylediğinin konuyala alakası bile yoktu... Psikologlar kadınlar çok daha çabuk inanıyor diyorlar. Feministlerin son on yılda yapıp pişman oldukları yanlışlara binaen. Erkeğe benzeyen erkeklik kötüdür! Ne doldurmuşlar sizi. Şimdi beyinlerinin kolay yıkandığını öğrendikten sonra intahar bombacılarını da kadınlardan seçmeye başladılar. Bir sürü dolaylı sonuç... Bir zamanlar modaydı bu feminist söylem. Nil Karaibrahimgil'de tek taşımı kendim aldım diye şarkı yazmıştı. Onun da üst uç seviye feminist olduğu bilinir. Sonra bu yolun yol olmadığı anlaşıldı vazgeçildi falan fıstık. Bozduklarını düzeltmek için yerli yabancı (TLC) sayısız evlilik programı yapmak zorunda kaldılar. Ama beyni yıkanan gençliğin beyni yıkanmış oldu bir kere. Aynen devam... Ne diyor bu adam? Çok şeyi tek paragrafta harmanlamaya kalkarsam elbette anlaşılmaz. Bakın akademisyenlerin "cinsiyeti kırmak" diye isimlendirip dikkatimizi çektikleri küresel bir deformasyon çabası var. Korkunç para harcanıyor bu uğurda. Neyse uzatmayalım bir ihtimal öğrenirsiniz.

bu erkeklerden biri olduğum için garipsenecek bir şey değil. açıklayayım: ilk tanıştığım kişiler bazen gay sanabiliyor beni. bunu tam hareketlerden vs dende değil kişilikten çıkardıklarını söylüyorlar. hassas bir kişiliğe sahibim karşımdakinin rahat olmasını da önemsiyorum.

hatta bir kız arkadaşıma yılbaşında mix cd vermiştim şarkılar için, çok gay demişliği, bir başka sevgiliminse yaa krammer biraz ılık değil mi diye yakın arkadaşlarıma sormuşluğu var. ama hiçbir zaman erkeklerden hoşlanmadım, heteroseksüelim ama maço ya da kodlanmış erkekce hareketleri olan biri değilim. dersane basıp kız arkadaşıma asılan çocuğu dövmüşlüğüm de var.

benim anladığım: insanların beni böyle sanması sevecenliğimle ilgili, dokunurum insanlara ama sadece erkeklere değil hepsine. sarılırıp falan eğer içimde bir sevgi patlaması oluyorsa. anladığım kadarıyla da kızların bazıları bunu seviyor ve tam evlenilecek insan, iyi bir baba gibi bilinçaltından hareketle duygular besleyebiliyor. belki bilinçaltında böyle bir şeyler vardır. ya da geldiğin aile yapısı çok maskulen ve rahatsız edici olduysa kaçışı böyle bulabiliyorsun.

kadınların efemine erkeklere bayılmaları sana has bir şey değil, yaygın bir durum. yıllar önce tespit etmişim bak: (bkz: kadınların efemine erkekleri çok sevmeleri/@bugunku antremanda goz dolduran futbolcu)

biseksüellik eğilimiyle ilgisi olabilir evet. :)

Yök akademik kadro ilanları sayfasında ilan edilir. Aynı zamanda üniversitenin kendi sayfasında da ilan edilir.
Köklü ünilerde bölümüne göre değişmekle birlikte ortalama 2 yılda bir alım yapılır ona da bölümün kensi yükseklisans öğrencileri alınır. Sağolsunlar öypyi evirdiler çevirdiler sonra kapattılar. Eksik yönleri tamamlanıp tekrar gelecek ama yine kendi elemanlarını alacak şekilde modifiye edecekler.

ışık da bol olacaksa iş görür.

cep telefonuyla film mi çekilir arkadaşlar allah aşkına ya.

zamaninda ipod kullanarak cok film, klip cekmisligim var. o zamanin sartlarina ve goruntu kalitesine gore. yeterli yardimci ekipman varsa olur.

Acik havalarda gun isiginda anca. Ama ben olsam telefonla cekmeye hic kalkismazdim bile.

Maddi durum ekipmana elverişli değilse iş görür tabi. Özgün bi senaryo güzel bi oyunculuk süper olur.

Profesyonel mikrofon ve ışık çok önemli.

Bu arada oyuncu ihtiyacınız varsa seve seve oynarım.

merhaba. sanırım nokianın festivaline gitmiştim yaklaşık 6-7 yıl önce sadece nokia bilmem kaçla çekilen filmler yayınlanmıştı baya aksanattaydı diye hatırlıyorum ilk 3 e ödüller falan. yani o zaman bile olabiliyorsa şimdi hayli hayli çekilir ama oyuncular, ekip ve siz bi ciddiyetsiz davranmaz mısınız ya "nolcak lan alt tarafı telefona kaydediyoruz" diye. sağdan soldan geçen hiç iplemez. kolay gelsin şimdiden başarılar.

not: bahsettiğim buymuş

www.letsgomobile.org

@libertine

hatirladim bunu. ne efsanelerdi. yanilmiyorsam buraya iphonedo'da katilmisti.

Sony iletişim merkezi diyorki yapamazsın. Cüzdana para ekleyemiyorsun ama oyunu direk satın alabiliyorsun.

psn kampanyası bu ay bitti maalesef enpara'nın.

Banka Garanti mi ?

Help -> contact kısmından durumu anlatın iade edeceklerdir. En başarılı müşteri desteği amazon'da. O yüzden korkulacak bir şey yok.

yapıkredi world card.

durumu açıkça anlatan bir mail yaz kendilerine, canını sıkma, hemen ilgilecekler seninle.

bir şey ispat etmek zorunda değilsin, hesaplarını kontrol etmelerini rica et, kontrol sağlandıktan sonra sana ister gift card olarak istersen de kredi kartına iaden gerçekleşecek.

olmaz ya, olur da ''böyle bir şey görünmüyor'' derlerse o zaman eksterni mail atarsın.

birde kimi zaman bu ekstreye iki kere yansıması bankanın hatası olabiliyor. öncelikle bu işlemin gerçekten olup olmadığını bankanla görüşüp, onayla.

Yukardakilere ek. Alışveriş sipariş edince hesabından parayı çekiyor. Sonra kargolanınca o günki kurdan parayı çekiyor. İlk çektiği parayı geri yatırıyor. İlkini provizyona alıyor kredi kartında limit var mı yok mu diye kendini garantiye alıyor. Amazonda sıkıntı olmaz her türlü sorun çözülür

olayı tam olarak anladım şu an şikayet panosunu okuyunca. millet hep "vay ben prime üyeliği almadım da benden niye para çekiyorsunuz?" diye isyan etmiş şunun gibi:
www.amazon.co.uk

kontrol ettim ekstreyi bir daha. hakikaten de free olarak sundukları amazon prime'ı ücretlendirmişler. bunun da ücretlendirmesi 79 pound'a (330 tl) denk geliyormuş. adamlar kitabın bedelini zaten çekmişler yani 150 tl civarı, onun üstüne de free süresi bitince 330 tl'lik yıllık prime üyeliği kesilmiş onayım sorulmadan. full refund hakkım varmış neyse ki hizmetten hiç faydalanmadığım için. iptal ettim ve bir mail yolladılar…

"As you requested, your Amazon Prime membership has been cancelled. Since you haven't used your Prime membership benefits, you'll get a full refund of £79, which should be processed within 5 to 7 business days. Please note, this doesn't include your bank’s processing time. You’ll see this amount credited on your next statement."

bakalım. yatar para umarım gelecek ay.

geri ödüyorlar.

Prime üyeliği başltırken ilk aydan sonra pra alırım diye söylüyor.
Ama amazon müşteri memnuniyeti konusunda çok iyidir. Merak etmeyin paranız yatar. Hesapta görünmeme durumunda bankanızdan kaynaklı problemdir.

yok yahu, o bilmeyenlerin, yurt dışına adım atmayanların temennisi.

her şeyin sonu vardır da abd kısa ve orta vadede liderliği kaybetmez gibi duruyor. tarihten ders almışlar ve sağlam adımlarla ilerliyorlar. benim çıkarımım bu yönde.

Dünya onların parasını kullanıyor, onların dilini kullanıyor(u.k.den dolayı değil ingilizcenn global olmasınn ana etkeni). Onların ürettiklerini kullanıyor. Araba, bilgisayar, akıllı telefon( diğer markalar sadece abdnin bulduklarını geliştiriyorlar). Dünyanın en iyi bilim adamlarını topluyorlar. Çok iyi çalışma alanı imkanı ortamı sunuyorlar. Tabi bunlar zincirin halkaları aradaki kopukluklar olayı terse döndürür. Tabiki sorunları var ama çözme potansiyelleri daha yüksek.

ABD liderliği kaybetse kaybetse Almanya'ya kaybeder. Yakın gelecekte böyle bir şey olacağını düşünmüyorum.

Abd nin lider olduğunu düşünmüyorum.Bence dünyanın beyni ingiltere. Kaybetmez bu sistemde.

abd teke tek diğer ülkelerle yarışarak lider konumda değil ki :) bu bir konsensusun sonucu, abd dünyanın jandarmalığını uçak gemielriyle, bombalarıyla marineleriyle üstleniyor, herkesin karını, petrolünü garanti altına alıyor. paydaşlar da bu karı paylaşıyor işte. bu büyük bir anlaşmanın sonucu, yok almanya olcakmış filan; almanya bu durumdan gayet memnun, herkesin rolü var bu düzende.

seçimler filan ilüzyon yaratmasın, senin ülkenin de rolü belli. istediğin iktidar gelsin, belirlenen sınırların dışına çıkamaz.

Kısır olmak demek menide sperm olmaması demek başka bir şey değil. Cinsel işlev, ereksiyon, boşalma her şey yerinde olacak sadece ejakülatta sperm bulunmaycak. Testisleri komple alacak değil doktor.

Artık böyle kadın düşmüyor kanka. Bu ne lan paran da mı yok tut bir escort.

Benim de seks hayatım yok diye aletimden alevler çıkıyor. Yardım eden çıkmazsa ülke çöl olacak

bkz: yaşamak bu deYil

sanırım ihtiyacın şunun gibi bir şey
www.amazon.de

kendinizi hemen oldurmenizin hic kimse icin sakincasi yok.

Sorun psikolojik belki de arkadaşım.Dedim ki ya aseksüel falansın ya da travma falan:).Bunun külfetli ama profesyonel yolları var psikoterapi gibi.öneririm

Valla ilginç bir olay. Ben bir kere 1 hafta yapmadım da işerken önce döl akıyordu, sonra çiş geliyordu. Senin kamyonu devirmemen çok garip. Bence testosteron hormonu doğrudan cinsellikle alakalı. Eğer kısır kalırsan psikolojin çok olumsuz etkilenecek. Kendini ot gibi hissedeceksin. Bunları hiç düşündün mü? Bence kendinle barışmanın zamanı geldi. Doğrusu mastürbasyon yapmak. Yeni bir alışkanlık kazanabilirsin.

durumun çok vahim. cidden kötü durumdasın hem psikolojik olarak hem de fiziksel olarak. eğer 31 çekemiyorsan o halde geneleve gidecek bu işi para ile yapacaksın ayda bir. hatta daha sık. o sperm vücuttan atılacak birader. şakası yok, bir anda kendini işlevsiz bir penis ile bulursun. kısırlık falan onun yanında hikaye.

ameliyat olup olmamanı buradaki cevaplara göre değil; hekimin verdiği tavsiyeye göre şekillendireceksin.

Madem intihar edeceksin biye ameliyat olup olmamayı dert ediyorsun. Önce büyü, sonra nasıl olsa öleceksin.

abi kısırlığın iktidarsızlıkla bir ilgisi olduğunu bugüne kadar hiç duymadım.
yani kısır olanların da cinsel hayatı var. tabi tıpçı değilim; araştır onu. baksan hemen bulursun.

AMELİYAT OL!

yarın ne hissedeceğini bilmiyosun bu yüzden zaman geçmeden tedavini ol!

kendine çok fazla haksızlık ediyosun bu arada.

mastürbasyon ise öyle zorlanacağın bir şey değil abi. neticede yapabildiğin ama yapmak istemediğin bir şey bu değil mi?

o halde ara sıra yap ki sağlığını etkilemesin.

ne yani bugüne kadar yapmak istemediğin hiçbir şeyi yapmadın mı?

hangimiz her şeyi severek denedik?
kendine çok kibirli davranıyorsun? bu ne kibir lan?

Öncelikle, spermleri hiç atmıyo musun vücuttan? Gece boşalmaları yaşıyor musun? Eğer gece rüyaların sayesinde boşalıyorsan bu senin seksten keyif aldığını gösterir. Elini sikme fikri hoş gelmiyorsa kendine partner bulup onunla sevişecek ve durumu düzelteceksin.

2. si, kısır kalmaktan bahsediyorsun ama nasıl bir kısır kalma bu? Gayet aktif sevişen, boşalan kısırlar da var. Spermleri yumurta dölleyecek erginlikte olmadığı için kısır sayılan insanlar bunlar. Sen de bunlardan biri olacaksan zaten çocuk düşünmediğin için herhangi bir sıkıntın olmayacak.

Spermler vücuttan atılacak falan diyenler çıkmış da kullanılmayan sperm absorbe olur. Bir erkek boşalmadan yaşayabilir bu kadar otuzbir ve porno bağımlısı olmayın. Asıl sizin psikolojiniz ağır derecede hasarlı.

www.youtube.com

www.youtube.com

hacı osbir çekmiyon, büyük ihtimalle sevişmiyon da böyle bi durumda olduğuna göre yaşın 24 olmasına rağmen. bence direkt kes at.

@ThomasJefferson evet, son aşamada kullanılmayan spermlerin diğer hücreler için besin olarak kullanıldığı doğru ama o aşamaya gelene kadar taşak ağrısı dediğimiz ağrı yaşanıyor malesef.

Varkoselin dereceleri var. Git testini yaptır. Her durumda ameliyat gerekmiyor ve çocuk sahibi olma konusunda sıkıntı olmuyor. Spermlerin üretilmeye devam ediyor yanlız giden damarlardakş genişlemelerden dolayı beslenememe sıcaklık vb. Givi durumlardan canlılıklarını yitiriyorlar. Diğer cvplar gibi intihar fln planlı yapılan iş değil gerçi de psikolojin için pro yardm gerekli.

www.open.edu

intiharı biraz öne çek, mesela 1-2 ay sonrası gibi... ne elini sikmek zorunda kalırsın ne de ameliyatla uğraşırsın.

sınavın iptal edilmesini geçtim, ek bir karar alırlarsa 2 yıl boyunca ösym'nin yaptığı sınavlara başvuramazsın bile.

O kameralara boşa mı koyuyorlar? itiraz edersin, bir şey olmadığı kanıtlanır.

abi bir de o kadar duyuru açmıştın "yine oydum ydsyi, hadigit" diye. birilerinin gözü değmiş gibi.

sınavda böyle sıkıntılı durumlarda işlem yapacaklarsa ve tutanak tutulacaksa sana da haber veriyorlar diye biliyorum.
biraz daha bekle 14 nisanda sonuçlar açıklanacak, umarım sıkıntı çıkmaz.

Tutanak tutarken haber verebilirler ama vermek zorunda değiller. Yine de muhtemelen bi şey çıkmaz ama kızın bacaklarına öyle bakman da çok çirkinmiş söylemeden edemedim

ben gözetmenlik yapıyorum sınavlarda. dışarıdan biri gelip sana baktıysa bina sınav sorumlusunu çağırmıştır. demek ki gözetmen bir şeyden şüphelendi.
tutanak her sınıfta olur. onu doldurmuşlar mıydı. yani el yazısıyla bir şeyler yazmışlar mıydı? standart tutanakta gelmeyenlerin tc'leri yazılır bir iki yere tik atarsın bir de imza olur o kadar. el yazısıyla bir şeyler yazdılarsa o zaman sana geçmiş olsun. yazmadılarsa sorun yoktur bence.

Muhtemelen sınıfta 90 üstü tek sen alacağın için sıkıntı olmaz :)

olmaz bir şey.

Ben evi öyle aldım. Yani evi aldığım kişi de kredi ile almış ve kredisi henğz bitmemişti. Ben krediyi çektim parayı direk evi aldığım kişinin hesabına aktarıp krediyi kapattılar. Bi kaç ayrıntı var bankada anlatırlar

bankalar bu işlemi biliyor, emlakçılar da biliyor, yapılıyor, gayet yaparsınız.

Yapılan bir şey sıkıntı yapmaya gerek yok :)

Yeni alıcının kredi çektiği banka konut üzerine ikinci dereceden ipotek koyuyor, sonra siz bankaya borcunuzu ödeyince bankanız ipoteği kaldırıyor, otomatikman 2. dereceden ipoteği olan banka 1. sıradan ipoteğe geçmiş oluyor.

Bu işlemlerin hiç bir noktasında sizi zahmete sokacak bir şey yok, yalnızca yeni banka sizin bankanızdan bir yazı istiyor, o da "şu kişinin şu kadar kredi borcu vardır, ödeme yapılınca ipotek kaldırılacaktır vs." tarzında, gerisi aynı :)

212 sexy men kullanıyorum yıllardır.

invictus kardesim invictus

deodorant

abercrombie

Yerine ve ruh halime gore 3 tane farkli parfum kullaniyorum.

1. Hermes - Terre d'Hermes
2. Givenchy - Gentleman
3. Carolina Herrera - 212 Sexy Men

Giorgio Armani - Acqua di Gio
Mont Blanc - Emblem

Bizim ne kullandığımızı sormuşsun ona cevap vereyim: Kışın fahrenheit kullanıyorum.
Çok aşırı sıcak havalar hariç kullandığım yaz kokum: Kiton.
Geçen yaz ilk defa alıp nadiren kullandığım Aventus. çok pahalı allahsız sıkmaya çekiniyorum resmen.

Chanel Allure.

Kadınım, bence şunlar çok güzel,
-one million
-armani black code
-armani mania

Gue3lain L'homme ideal

Bvlgari
Diesel
Boss night

hacı abi sebep mi arıyosun :) welcome to yeni sözlük

ne silinen entryler,
ne basglsteren direnis;
bir elinde dürüm,
bir elinde cüzdan,
umurunda mı dünya.

olm kanzuk yoksa sana dava acip sozlugu kapattirabilirdi mahkemede. o yuzden kancukla dassak bile yasak.
gg kurali sozluk icin yok, kancuk icin var.

edit yaptım zamanlaması manidar bir uçurulma olmuş (:

Evet, sureci tam bilmemekle birlikte dunyada doktor unvani elinden alinanlar cok miktarda mevcut. He tabii bu genellikle intihalden kaynakli oluyor. Dedigin ornekte pek bir sey bilmiyorum.

alıntı yaptığın halde referans göstermezsen ve sonradan ilgili yazar tarafından şikayet edilirse bile iptal edilebiliyor. edilenler var. öyle baştan sona sorun arama.

ciddi ciddi bir kavramı bambaşka olarak algılayıp tez yazmış. hatalı anlayamıyorum nasıl bunlar geçiyor.

başvuru yapılabilir. sanırım yök'e şikayet aracılığı ile oluyor. sonucunda iptal edilirse tez, dr. ünvanı da sökülmüş oluyor.

hocam dediğin gibiyse, o kişinin yüksek lisans tezini de incelemek lazım. orada da kim bilir ne yazmak isterken neler yazdı.

zaten bilimsel bir hata varsa ve o tezi kabul eden, savunmasını dinleyen jüri de göt altına gider.

Araçlar dizel bu arada

o kadar para verip cam tavan, rlink vs. almanız daha iyi olur.
kadjar'ı denemiştik, fena değil. nissan için birşey diyemiyorum.

İkisi ayni araç. Farketmez.

Kesinlikle qashqai

illa bu araçlardan birini alacğım deiyorsanız siz bilirsiniz ama ben hiç bu topa girmezdim 95k ile.

Peki 95k dizel otomatik suv olarak başka ne düşünülebilir? @eksisozlukokuryazar

audi q3 : www.sahibinden.com

uzun süre kullanacaksanız renault (parça daha ucuz, usta daha bol), kısa süre kullanacaksanız nissan. ikisi zaten aynı araba.

sıfır arabayla 4 yıllık arabayı kıyaslamak da güzel kafaymış. o kafaya çok prim vermeyin, sonra kendinizi sanayide turbo ararken bulursunuz.

0 arabayla gayette ikinci el araba kıyaslanır.

günlük hayattan örnek vermek gerekirse, bakire bir kızla birlikte olmak mı yoksa poşet olmuş bir kızla mı olmak daha zevklidir? tabiki bakire olmuş bir kız.

ama bu sıradan bir kıyaslama değil, bakire bir kız mı yoksa adriana lima ile birlikte olmak mı? üstünden binlerce kişi geçse de adriana'yı seçer insan :)))

işte sıfır ile ikinci eli kıyaslayan adamların ortalama düzeyi böyle. ona göre kararını ver. zaten yukarıda yazan ibretlik, üzerine birşey eklemeye gerek yok.

p.s. bi mitsubishi asx'e bak derim. değişik bi arkadaş.

Fiysti hakkında bilgim olmamakla birlikte Subaru Levorg diye eklemek istedim

Bu arada Nissan bu ulkede en cok suv satan markası, parca problemi mi? Sirf nissan cok satıyormuş diye ayni arabayi allayıp pullayıp kadjar diye piyasaya verdiler. Kadjar da problem ihtimali daha cok bence.

4 senelik araba audi'dir.

boş yapmaya gerek yok :)

size direkt şu araç diyemem ancak 95k ya alınacak bir SUV yerine station veya kompakt bir aracı tercih ederim.kesinlikle havalı görünmüyorlar ve amaç işlevsellik ise stationlar bunu daha iyi ve daha göze güzel görünür şekilde yapıyorlar.

bu arada araçlar eğer ki toyota land cruiser ya da volvo xc90 gibi SUV ler olsaydı o zaman SUV tercihine çok bir lafım olmaycaktı. :)

illa bu iki araçtan biri diyorsanız qashqai öneririm.kadjarın tasarımı "bence" iğrenç denebilecek düzeyde.qashqai ise bene güzel bir araç.ikinci el RAV4- tiguan falan da bulabilirseniz iyi tercihler olabilir.hatta tiguan var diye biliyorum o fiyatlarda.

yukarıda bir arkadaş levorg demiş,,aklıma geldi subaru XV de güzel araçtır mesela.şık aynı zamanda awd.

bu ikisi ile sınırlı değilsek, ford kuga diyorum. güzel araba.

Skid row'un örneğinden bir erkek olarak tiksindim bu arada.

Ben olsam ikisini de almazdım.

Benim gönlümde yatan aslan Nissan navara ya da Ford ranger olurdu ama qashqai benzeri hyundai tucson var, fiyatları da güzel. Bir göz at derim. Sıfırları gayet uygun.

Tibbi alkol medikal saticilarda var. Ve oldukca ucuz. İnternetten bile siparis verebilirsin. 5 litrelik bidonlarda satilir, tahil kokenli alkoldur.

İl verseydin eyiydi.

il erzurum. yasak değil değil mi?

bence biraz zor alırsınız gibi geliyor. ben eczaneden dezenfeksiyon için istediğimde 100 ml anca sattılar

10 litre alkolle bütün erzurumu steril edersin. o kadar alkolü hiçbir makul satıcı sana vermez, vermemeli.

10 litre ne hacı, al 50 ml isopropil alkol, işini gör git.

geçen 1 litre verdim sen miydin yoksa :)
konum:erzurum

Evet bu konuda elde ettiğimiz dökümanları paylaşırsak en azından grubu canlı tutmak adına bir şeyler yapılabilir. Kullanıcılar arası ilk başta iletişim olmasa bile bu şekilde yavaş yavaş bir veritabanı oluşturulabiliriz.

Cok guzel fikir ben de katilmak isterim :)

La noix, mail adresi verirsen ekleyeyim. Simdilik pazartesiye kadar onerileri toplayalim, sonra bir bilgilendirme maili ile baslariz paylasima.

mail adresi vermekten yana değilim ama bir ihtiyaç olursa diye burada nickim bulunsun.

ha bir de o "ekşi" olmak zorunda mı başta?

Burada olgunlastigi icin "Eksi" yazdim. Elbette degistirilebilir. Ifsa olmak istemeyenler icin grubu disaridan katilabilir hale getirip link paylasabilirim.

Linkten kendiniz istek gonderebilirsiniz.
groups.google.com

ilaç gibi fikir

İlk duyuruyu açarken böyle şeyler olsun diye açmıştım. Aktif olarak devam edelim. Çünkğ arkadaşların hepsi dertli sorun yaşıyor belki biraz çözüm getitebiliriz

Gruba yeni katilan arkadaslar gruptaki konuyu okurlarsa iyi olur. Bir de artik cevap yazarsaniz, yavas yavas ilerlemeye baslayabiliriz. Genel isleyisi oturtunca sozluge de tasiyacagim konuyu. Oradan daha buyuk bir katilim olacaktir ihtimalen.

biri bunun felsefe versiyonunu da yapsın!

Evdeyim, temizlik yapiyom. Birazdan kahve kitap yapicam aksama da tiyatroya gidicem.

Akşam baya erken yattım, bugün öğlene doğru yataktan çıkabildim. İki gündür sular kesikti (izsu!) sabah gelmiş hemen banyoya attım kendimi. Kahvaltı ettim, oryantal dansçılar gibi kıvıran bir iki sandalye vardı onları tamir ettim. Biraz viyola çalmaya çalışıcam. Hava da fena değil.

dün akşam işten geç geldim. bu sabah da erken kalksam da uykumu aldım. birazdan içmeye başlar, ardından evden çıkarım.

aylardır beklediğim bir konser var salon'da. lebanon hanover&she past away. bu gece oarada olacağım.

ayh... 15-16'mdaki gibi goth goth takılacağım 30 yaşıma inat. mutluyum.

yarın doğum günüm olduğundan sevgilim bir şeyler ayarlamış. sanırım planında güzel bir yemek ve beraber geçirilecek bir gece var. yarım saate tıraş olup duş alıp çıkacağım.

Doktora yapma durumlarından dolayı eve yeni geldim.
Güneşli hava çocuğa d vitamini yükleriz diycm ama bu güneşte zor.
Akşama maçım var belki sonra elemanlarla takılırız. Gelince sevdiceğimle belki walkingdead izleriz. Sonra ders çalışma fln derken 2gibi uyurm.
Bu da en özel cevabım olsun.

Yarın ders anlatacağım öğrenciye ders notu çıkarıyorum. Siparişini verdiğim ders kitapları geldi, bu iş bitince de onlara başlayacağım, aman sabahlar olmasın.
Gece sonunda da phd için okul araştırmalarına devam edeceğim.

Dün tatildi (S.Arabistan) komple bi sezon dizi izledim. Bugün de pazartesi sendromu var üzerimde salak salak iş yapmaya çalışıyorum. Akşam olsa da mess hall'de biraz bilardo oynayıp erkenden odama gidip yatsam diyorum.

7'de uyandım. 13'e kadar falan kah dota'da shanghai major'ı izledim kah nette takıldım. sonra yayın donmaya başlayınca oturdum işe koyuldum. 14:30 gibi oda arkadaşımla BALKAN LOKANTASI'na gittik, heyt be. yeni geldik işte şimdi 4'te buzokeyi maçım var onu izlerim internet sağlam olursa. sonra yine işe devam ederim. yok maçı izleyemezsem işe devam ederim. akşam kitap okumak istiyorum ama belli olmaz. bilmiyom. 10 gibi falan yatarım herhalde.

çamaşır yıkıyor temizlik yapıyorm

~ başlık sahibinin cevabı olsun; dışarda iki üç saat isim var sonra sabahlarım muhtemelen.

evet yaygin cok, aslinda olay bonuslar ve indirimkodlari geyiginden ibaret ama senin izledigin boyut temizlik hastasinin boyle kapi oymaklarini kurdanla saatlerce temizlemesi gibi, yani 'ev temizligi" degil.
mesela kardesim benzin indirimi kuponu verdigi icin uzak marketten alisveris yapiyor (bu bahsettigin gibi printlenmis kupon). yengem atiyorum lunaparka gidecekse muhakkak indirim kuponu ariyor (online veya eve siparislerle gelen kuse kagit kuponlari istifinden) ve buluyor. benim kisa sureli tatillerimde gozlemlerim bu kadariyla sinirliydi.

www.groupon.com

edit: bir de sulari devirdin diye zopa cikaran esnaf yok sonucta orda. kural cignenmiyo kupon tarihi ve yayincisi gecerliyse kac tane olsa alacaklar. beyin o sekilde. price matching de dev boyutta ve gecerli.

siz sorunca hatırladım, geçenlerde abd'de yaşayan biri paylaşmıştı facebook'ta, meraklanıp okumuştum. şöyle bir şey: www.amerikaliturk.com

TLC de izlediğiniz extreme coupoining programında insanların aldığı urunlere bir bakın. sonra kendinize en son ben bu urunlerden nezaman aldım diye sorun..

Evet bakıyorum ve her alışverişte aldığım yoğurt, kağıt havlu, şampuan tıraş bıçağı gibi herkesin aldığı şeylerden 100-1000 aradı sayıda alıyolar. O kadar da useless şeyler değil bence. Evet bi noodle, enerji içeceği gereksiz ama tüm aldıkları öyle değil. Depolarına bi bakarsanız anlaşılıyo zaten.

İstifçilik çok yaygın amerikada.
Hangarlar dolusu bahöeler dolusu ürün istifliyorlar. Herhangi birşeye takılıyorlar. Sorgusuz süalsız topluyırlar.

hacı bu ilk başvurun mu? valla alışsan iyi edersin.. ne hikayeler var böyle..

bir şey çıkmaz ben sana söyleyeyim

Çıkmaz denmemeli. Dava açıp itiraz ve şikayet edilmeli. Bırak dekanlık rektörlüğe hatta Yök e yazılmalı.

dua et ki soruları sadece kendi öğrencilerine göre hazırlamamışlar. dava açılıp da sonuç alınacak olsa çooook dava açılırdı ülkede bu konuda.

hiçbir şey olmaz. boşu boşuna uğraşırsınız. abdullah uçman başlığına bir bakın sözlükte.

Welcome to turkey
Önce bi sınav kağıtlarının tekrar okunması için dilekçe yaz. Sonra rektörlüğün hukuk bürosuna gidip gerekli işlemleri başlat.

ben bu gibi konularda öğretim görevlilerine hak veriyorum 3-5 puan için tanıdığı, bildiği, referans olduğu öğrenci yerine tanımadığı bilmediği öğrenciyi kabul etmemekte haklılar. bu yüzden öyp kaldırıldı zaten. üniversite farkı, referans farkı ortaya çıksın diye.

3 senedir benzer şeyler yüzünden üniversiteye karşı açılan dava sayıları roket gibi fırladı bizde de ve davaların çoğu kazanıldı. Bir kısmı da kazanılamadı. Davaları kaybettikçe üniversitenin hukuk ekibi de bir sonraki sınava daha iyi hazırlanıyor. Sırf bölümde üniversiteye karşı dava açmış 10 küsur kişi var. İnsanlar haksız ve hukuksuz yere kaybettikleri işlerine geri döndüler. Dolayısıyla kesin kazanacaksın diye bir şey yok ve hukuk sistemi çökmüş durumda olsa da hala %100 yıkılmış değil; açsan bir ihtimalin var. En kötü olasılıkla da bir sonraki asistanı alırken daha dikkatli davranırlar, alenen yapmaya utanırlar.

victum'un dediği kısım da var tabii. Üniversitelerde karar verici bölümün kendisi olmalı bence de, usta-çırak ilişkisinin önemine inanıyorum. Ancak, sizinki bölüm kararından çok bölüm başkanının kankası şeklinde gibi.

Şöyle bir yanlış anlaşılma oldu sanırım. Ben okula değil, direk bölüm başkanına dava açmak istiyorum. Zira kendisi sorumlu tüm süreçten. Duyduğum kadarı ile kendisinin bölüm başkanlığı alınmış kendisinden hep kendi adamlarını etrafına topluyor diye. Yani ben okulu değil, hocayı dava etmek istiyorum. Sadece 2 hoca ile mülakat ve sınav da sıkıntılı bence. Adam bilerek diğer hocaların yurtdışında olduğu tarihi ayarlamış, at koşturuyor yani :)
not: okul benim eski okulum, o yüzden oradakileri sıkıntıya düşürmek istemiyorum çünkü önceki alımlarda liyakata göre alım yapılmıştı.

Önce öğretim üyesi / öğretim görevlisi farkını bilmek lazım bu işlere girilecekse.

@rosencruz farkı biliyoruz bilmesine de, dalgınlıkla yazılmış olma ihtimali de var değil mi? yine de söylediğin için saol.

öğretim üyesine ve üniversiteye idare mahkemesinden dava açılabilir sanırım. tabi mahkemede kanıt sunmak esastır. diğer hocalar tanık olabilirler mi, ya da en azından olanları değiştirmeden anlatırlar mı? bu arada ne yaptınız?

bilinen bir marka olsun. çift yönlüler iyidir. puseti tamamen yatar pozisyon alsın. körüklü güneşliği olsun. sağlam olsun.

örnek:
www.hepsiburada.com

Casual-cadillac

Tek önerim hafif ve çift tekerli olmasın
Edit:ağır olmasın yazacağıma yanlış yazmışım:(

@gullak'in aksine hafif olmasını öneririm. Toplu taşıma kullanmanız gerekebilir. Yalnız seyahat etmek zorunda kalabilirsiniz. Yokuslarda iterken (özellikle sezaryen vb durumunda) ağır araba iyice zor gelir.

Çift yönlü olması önemli.
Yalnız dolaşırken tek başınız kolayca hakim olabilmelisiniz. Unutmayin o arabayla market reyonlarında, magazalarda reyon aralarında dolasacaksiniz.bu yüzden kolay yonetebileceginiz bir araba önemli.

Sapların baston tipi mi yoksa duz mu olacagina da dikkat edin. Mesela ben ufak tefek bir kadinim. Arabadan bebegin yuzune uzanmak isyesigimde diger modellerde kollarim yetismiyordu.bebegin yüzüne ulaşmak için arabanın yanina gelmem gerekiyordu. Bu yüzden baston tip seçtim.

Çok önemli olmasa da araba altındaki ek sepetin islevselligine de bakin. Bazı arabalarda çok küçük, bebek çantası sığmaz.

Tek elle kolayca ya da en azindan en az hamleyle açılıp kapatılabilmesi.bu önemli.

Garantisi, yedek parça servis erişimi de önemli.

Denemeden almayın.
Ben kraft'in bir modelini beğenmiştim. (1500 civariydi)Ama bu tip detaylara bakınca başka bir marka aldim. Hem daha uyguna geldi hem de benimle bütün, kullanımı kolay bir araba oldu.

Şunu aldık biz:

www.hepsiburada.com

Ben mağazadan 1000 liraya aldim. Internette de 999 civarından başlıyordu. Bakmayın siz hepsiburada fiyatına :)

Mobil edit: çok pahalı olmayan demissiniz şimdi gördüm.

Ihtiyacinizin ne olduğu da önemli.

Benim aldığım arabada ana kucagi da var. Ana kucagi da hastaneye goturup getirirken ve evde pek cok zaman lazım olacak.

Yazdığım kriterleri gözönüne alarak Daha uygun bir şeyler bulursunuz. Ama denemeden almayın. Deneyin,gerekirse internetten alın.

Hafifler turkiye yollarinda kaldirimlarinda cok ziplar, buyuk tekerler kaymak gibi kayar ama hem agirdir hem de belki araba bagajina sigmaz

O nedenle ne icin daha cok kullanacaginiz onemli. Bende mesela hem maclaren globetrotter hem de jane rider var. maclaren'i uzun sure kullanamiyoruz. Jane'de oglan mutlu biz mutlu.

Bi de tik verin lutfen zaman ayirip cevap yazanlara

Sağlam olsun orası burası oynamasın dersen ben iki cocugumada mc laren aldım çok sağlam ikinci ellere de bak

kimsenin hiçbir yerde bahsetmediği, dikkat etmediği ince bir tasarım detayı var ki. buna dikkat edilmezse o arabayı sürmek eziyete dönüşüyor.

milliyet internet sitesi gibi başlık oldu ama o özellik şu ki, bebek arabasının arka tekerleklerinin ayaklarınıza ne kadar yakın olduğu veya arka tekerleklerin arasının açıklığı. bazı arabalar var, sapından tutup arabayı sürerken her adım attığınızda arka tekerlekleri tepikliyorsunuz. yani o tekerleklerin arası ya açık olacak, ya da adım mesafesinden uzakta duracak ki adım attığınızda ayağınız tekere denk gelmeyecek.

onun dışında çift yönlüymüş, tam yatarmış, yok bilmemneymiş, ben de çok aradım, birçoğunu sırf o özelliğe dikkat ettim diye mecburen kullandım, çok da lazım olmadı. chicco living puset + ana kucağı idi bizimki.

rahat kullanım, hafiflik, kolay katlanabilirlik, katlanınca arabanın bagajına sığabilirlik falan.

bu arada ana kucağı denmiş. ana kucağı bir tek arabaya takıp araba koltuğu olarak kullanırken ve ilk aylarda bebek arabasına takarken iyi. arabayla değil de elinizde taşıdıktan sonra niye bavul gibi ana kucağıyla taşıyorsunuz ki? omzunuza yatırıp sarılın. biz hep öyle götürdük hastaneye doktora.

Bir de sunu buldum, detayli degil ama derli Toplu yazmışlar
www.dehabebekler.com

Maclaren tavsiye ederim ben de. Gerçekten çok kaliteli.

al al. 2 bin lira para mı.

Kaç yıldır android kullanıyosun? Kaç yıl iPhone kullandın?

iPhone tecrüben yoksa android'i hiç bırakma. 2000 lira farka da hiç değmez. Çok istiyosan galaxy s7 çıkıyo bir ay sonra onu al.

Telefonda neler yaptığına bağlı. Ben de Notu 3 kullanıyorum. En temel işler için telefonu kullanıyorum. GPS, internet, selfie, otobüs uygulamaları... Note 3 bunlar için bana yetiyor. 60 yaşındaki teyzem yalnızca zengin olduğu için en son iPhone'ları alıp durur ama fotoğraf çekmek için bile yanındaki birinden rica eder, kamerasını açamaz çünkü.

@harzem 3gs ve iphone4 kullandım ekranı büyüklüğü ve itunes bıktırdığı için note3 aldıydım.

Kesinlikle alinmaz. Note 3 note 5 e bile takar. Ben cok ozluyom.

sarji haric gayet memnunum diyorsun. sarj 2000 lira eder mi? git powerbank al, at arabana, cantana, öyle dolas bir süre.

degmez.

Butonu vardır muhtemelen vites kısmının etrafında ya da on konsolda direksiyon sağında .

Buton yoksa start stop yoktur diye biliyorum

Bulduk dediğiniz yerde teşekkürler

fotos.autozeitung.de

Bu ışık sönük olacak. Işıkta durup vitesi boşa aldıktan sonra debriyajı bırakırsa stop eder araba. Debriyaja tekrar bastığında çalışır.

Klima açıkken çalışmaz

Benim Golf'te ben kapatsam bile o tuşla, arabayı yeniden çalıştırınca tekrar aktif oluyor.

Açmaya gerek yok yani.

mamma mia yı izlemiş miydin,

www.imdb.com

belki yardimi dokunur.

il postino, yani postacı.

Before midnight. Tabii önce serinin diğer iki filmini izlemenin gerekiyor ama bu film tam anlattığınız gibi.

@fraise,
önceki iki filmi izledim ve hiç sevdiğim türde filmler değil. onun için sonuncusunu da izlemedim. teşekkür ederim yine de.

diğer yazılanları izlememiştim. bakıcam.

Balans ve manevra

www.imdb.com

(bkz: rembetiko)

Johnny stecchino izleyebilirsin bence

1

Iki gun once ilki basildi. ^^ Ay canim nasil reklamini yapmak istiyor da linc korkusuyla yapamiyorum :( Sen de yaz bari?

benim yok. ^^

4 tane mesleki dergide yayınlanmış yazım var sayılırsa.

3 sci. iki tane de bitmeye yakın var. 2016 sonunda 5 sci olur.

3 sci, 1 tane daha kabul aldı, 3 tane review'da ama daha onlara revision gelir durur daha. En az 1-2 yılları var.

23

11

henüz 2 submitim var ama bu yıl benim yılım olacak :)

1. Yıl sonuna kadar uc tane daha olur diye umuyorum.

lisans tezi sayılıyovmu abiler? :(

7 tane sci.
2 sci + 1 uluslararası hakemli kabul edildi basım aşamasında.
1 tanesi de dergiden dergiye dolaşıyor.

Demez. Sen hangi belgeyi sunarsan o geçerlidir.
Ama sen hangi durum için sordum pek anlamadım. Yds geöerlilik süresi yok diye biliyorum

düzeltip geri yolla? yani niye reddedildiği gayet açık.

Araştırma metod sıkıntın yok. Alıntılarının cümlelerini baştan yaz. Olmadı çok gerekli olmayan cümleleri çıkar. Tekrar gönder. Olmadı başka dergiye gönderirsin çünkü hakemlerden geçmiş illaki yayınlanır bi dergide.

Yeni dergiye yollama. O testin aynisini yapacaklar ve oran ayni cikacak. Bosuna vakit kaybedip re yersin. Onemsiz kisimlari silip kendin yeni seyler yazarsan dusurebilirsin.

belki kayışı çok sıkıdır. normalde burunla ilgili fonksiyonel bi olayı yok kar gözlüklerinin çünkü. burnunuz kocaman olabilir ya da bilemedim :D

Rahatsız edecek düzeydw sıkmaması lazm. Hatta altında süngeri olmalı.

farklı yuz tıplerıne gore farklı gozlukler var , her marka model de bu degıskenlık gosterebılır..

esıme de sadece tchibonun gozlugu tam oluyor , dıger modellerde yanaklarda bosluk kalıyor mısal ..

farklı modellere goz atın , o model sıze yaramaz

Normal değil, iade edin

scholar.google.com da anahtar kelime ile akademik şeyleri arar. şayet okul ağına bağlıysan sciencedirect gibi yerlere bile erişim oluyordu.

Dergiler bazen kongrelere özel seçilmiş bildirileri özel sayılarında basabiliyorlar. Şayet basılmış özel sayıda ve endexlerde taranan dergiyse webofsciense googleakademik vb. Yerlerde bulabilirsin. Onun dışında özel bir yer varsa bilmiyorum.

Zararını bilmiyorum ama dövmeyi tam silemeyip rengini kötüleştirdiği söylenmekte. Sildirmekte kararlıysan lazer deneseydin keşke. Bir de bir Dövme stüdyosu dövme yapar gibi derinin altını kazıyormuş diye duydum

Youtube'daki videolara denk geldigimden beri bi insan kendine bunu neden yapar diye dusunuyordum. Fikrinizi degistirecegini sanmiyorum ama bir bakin. Dovme yerine bunu surdugunuz butun yuzeyin yara izini hayatiniz boyunca tasimak istiyorsaniz tabi dovmenizin cirkinligi ve sizin karariniza bagli. Lazer seceneklerinizi degerlendirin.

www.sciencelab.com

cok iyi ingilizce bilmek gerekmiyor, standart siniflandirmada saglik riski cok yuksek, EXTREME DANGER, 3.

kullanmayin.

"Eye Contact:
Check for and remove any contact lenses. In case of contact, immediately flush eyes with plenty of water for at least 15
minutes. Cold water may be used. Get medical attention immediately.
Skin Contact:
In case of contact, immediately flush skin with plenty of water for at least 15 minutes while removing contaminated clothing
and shoes. Cover the irritated skin with an emollient. Cold water may be used.Wash clothing before reuse. Thoroughly clean
shoes before reuse. Get medical attention immediately.
Serious Skin Contact:
Wash with a disinfectant soap and cover the contaminated skin with an anti-bacterial cream. Seek medical attention."

Laboratuvarda kullanıyoruz. İğrenç kokusu var zaten. Bir de ağır. Çıkmıyor kokusu. Eldiven ve çekerocak altında çalışıyoruz çok tehlikeli. Eldivensiz çalıştığım zaman uzun zmn çıkmamıştı kokusu. Başka alternatifin yok mu?

doktorlar uzun yıllardır kullanıyorlar bu maddeyi. zararlı olsa tıbbi uygulamalarda kullanılmaz. ayda bir falan kullanılıyor. yani sana bir zararı olmaz. en azından her gün kullandığın diğer toksik malzemelerden daha fazla korkmalısın.

bu arada o dövme altını kazıyor dedikleri yöntem glikolik asit enjeksiyonu. bunu daha çok hindistanda yapıyorlardı. ayrıca tca dövme silmede iz falan bırakmıyor. çok abartmazsan sıkıntı çıkmaz.

Bunda doz onemli, kimyasal peeling islemi bunla yapiluyor ve doktorlar doz ayarlamasi yapip kilullaniyor.

İlgili hiçbir sahne yok. Varsa da senn gibi ben de göremedim.

Ben de görmedim ayrıca kiralık aşk pek mantık çerçevesinde işleyen bi dizi değil. Son bölümü izledikten sonra hiç bi beklentim kalmadı zaten.

@anarsika'ya tik vermek istiyorum. evet öyle bir sahne yok direk çıktı diziden.

bu kadar sacma salak bir karar olamaz. bir de senaryo geregi ayrildi diye haber salmislar basin bildirisi, her yerde ayni sacmalik yaziyor. belli ki bir kavga, anlasamama durumu olmus.

gayet renk katiyordu adam ya.

ortalama değerler
yılda 10bin yapılırsa

yakıt 2000
kasko 1500
trafik 800
bakım 500
vergi 500

1. aracın modeline ve silindir hacmine göre MTV

www.muhasebedersleri.com

2. en ucuz 400 tl'den başlayan yıllık zorunlu trafik sigortası
3. en ucuz 500 tl'den başlayan yıllık kasko (isteğe bağlı)
4. en ucuz 400 tl'den başlayan yıllık periyodik bakım (yetkili - yetkisiz servis, aracın yaşına vs göre artar)

Şöyle düşünebilirsin, aylık yaklaşık olarak en az 200 tl masrafın olacak, arabayı hiç çalıştırmasan bile.

Otopark yıkama kullanıma bağlı olarak değişiyor. Aylık 30-50

araçtan araça değişir. (1.2 halk arasında fındık motor corsa araba için)

yılda 2. defa mtv vergisi 2*110 tl
yılda 1. kere zoronlu trafik sigortası (geçen sene 300 tl bu sene 700 tl)
yılda 1. kere kasko(zorunlu değil) (yok)
2 yılda bir muayene (500 tl)
yılda 1. kere periyodik bakım (300 tl)
yılda 2.kere lastik değişimi (zorunlu değil) ( 2*50 tl)
3 yılda bir lastik alımı(kışlık/yazlık) (zorunlu değil) (4 teker*150)

Bunları yıllık olarak bölersek yılda en kötü arabada bile 1500 tl masraf çıkarır. eğer modelli/markası yüksek araba ise 3000-4000 tl kadar yolu var.

Aylık bezin/otopark/yıkama gibi giderler kullanıma bağlı min. 100 tl den başlar.(o da sadece arabayı bakkala gidip gelmede kullanırsan.)

sürekli masraf bence.
evim metro güzergahında olsa ilk işim arabayı satmak olurdu herhalde.

aktif kullandığım araba için yıllık değer kaybını da 12ye bölüp eklersem aşağı yukarı 3500 lira gidiyordur(1000 lirası benzin). bir araç daha var o dizel, onun da gideri yakıt hariç aylık 1000 lira falandır.

aracın aylık masrafına ek olarak benzin dışında;

kasko+sigorta, bakım, vergi, muayene, yıkatma, vale, otopark ücreti, lastik, trafik cezaları ve en önemlisi değer kaybı.

değer kaybından kastım şu, 2 yıl önce 100 bin liraya bir araç aldınız 2 yıl sonra bu aracı satmak istediğinizde atıyorum 90 bine sattınız. ama sizin 2 yıl önceki verdiğiniz 100 bin liranın bugünkü değeri 100binx1,1x1,1 enflasyon değerlerine göre. yani 121bin. sizin bu durumda zararınız 30 bin lira. bölün 24'e aylık 1250 lira sadece arabanın değer kaybından zarar ettiniz demektir. bu ihmal edilecek bir para değil.

Yıllık

3500 bakim
500 lastik
1300 kasko
750 trafik
1000 mtv
200 muayene
500 ceza (bu biraz hayvanliktan)
250 temizlik
500 muhtelif (araba katılım, bebe koltuğu, silecek değişimi, tablet tutucu ıvır zıvır. )

5 yılda bir de 40bin verip yenilemek gerekiyor.

Böl yap hesabını işte.

Bence adam kibarca reddetmis seni

beğendiğin hocayı önce tez izleme komisyonuna al. daha sonrada co-danışman olarak ata.
sonrada bütün tezini co-danışmanınla hallet. resmi olarak dahil etmiş olursun, çalışmaları beraber yaparsınız, danışmanın çok üstüne düşmezse birşey yapamaz. ama danışmanın sorunluysa her türlü engel olur. geçmiş olsun. senn yine durumun iyi. bend eğiştirmeyi bile düşünemiyorum o :)

Emekli olduktan sonra docentlik sinavina giren hocalar var. Teoride boyle bir sey yapmanin onunde hic bir engel yok.

fahri bişeler olur bence

Prof ya da doçent olabilmek için yayınının olması gerekiyor. Kitap makale yazıp puan toplayacaksın. Üniversite dışından olabilir ama pek kolay bir şey olabileceğini sanmıyorum.

Bir şirkette çalışıp üniversitelerle de arandaki bağı koparmadan bolca arge çalışması yapıp YÖK tarafından yüksek puanlar alırsan şansın var. HUAWEI'nin Türkiye şubesini araştırabilirsin.

Profesörlük bir kadrodur (yardımcı doçentlik de öyle) ve bunun için bir üniv.de çalışman gerekir. Ama doktora ve doçentlik akademik unvandır, şartları yerine getirir alırsın.

cok zor olmakla bırlıkte mumkun.

arkadasların dedıgı gıbı docenlık de profesorluk de yaptıgın yayınlarla alakalı. her yayının bellı bır puanı var, gereklı asgarı puanı topladıktan sonra hıcbır unıversıtede calısmadan da docent ve profesor olunabılır.

zor olmasının sebebı unıversıte dısından bırının sırf prof olucam dıye o kadar yayın yapacak zamanının olması pek mumkun degıl. bır de bızım akademının jurılerı elestırmeyı pek sevdıklerınden aa hocalık yapmadan prof mu olunurmus dıye gerı cevırırler adamı kesın.

arkadaşlar kesin bilgi yayalım.

türkiyede doktora ve doçentlik senin belirli ölçütleri ve sınavları yerine getirip almaya hak kazandığın derecelerdir. onun dışında kalan hepsi (araştırma görevlisi, yardımcı doçent, profesör, okutman, öğretim elemanı vs.) sana bir kurumun verdiği payelerdir. istersen newton ol türkiyede bir üniversite sana prof.luk ünvanı vermiyorsa en fazla doçent olarak kalırsın.

onun dışında anca fahri doktora olur ki o da kodamanları yalamak için uydurulmuş bir şey (en azından türkiyede öyle)

Eğtim araştırma hastanelerindeki hekimler dışardan doçent ve profesör olabiliyorlar.
Ama yeni doçentlik kriterlerine göre doçent olmak için üniversitede ders verme şartı eklendi. Yani artık zor.

Arkadaşlar bilmiyorsak sallamayalim. @metalik bordo ve @yemrem sorunun cevabını vermiş.

ben varım, henüz bir çalışma alanım yok ama aklımda olan bir kısım var. hocayla da uyum sağlayabilirsek o alanda çalışmayı istiyorum. science direct dosttur bu konuda.

ben varım.
Diğer Genetikciler gibi işsizim.
Aynı zamanda işletme ve dış ticaret lisansına sahibim.

ne p.k yediğim belli değil.

Millet genom projesi yapıyor ya... hah...


bizde de duble yollar var:)

Ben varım.

Boğaziçi mbg 15 mezunuyum. Ortalamam 2.7 olduğu için amerika'da doğru düzgün doktora programı bulmaya hiç kasmadım. Türkiye'nin de a.q olduğu için yüksek lisans yapma gereği görmeyip iş aradım. Bilim yapmayı şifa getirmekten çok para kazanmak için istediğim için olmadı belki de. Torpille inanılmaz alakasız bir sektörde çalışıyorum şu an. Yine de bunca bilgi excel için miydi demeden edemiyorum. Biyoteknolojiyle ilgili bir master yapıp sonrasında endüstriyel maya üretiminde ciddi para olduğunu düşünüyorum.

Moleküler biyoloji ve genetik mezunuyum. Özel bi genetik tanı merkezinde çslışıyorum. Ben bence eşşeğin kuyruğundan beterim uzamıyorum ama kısalıyorum ya. Bi ara biyoteknoloji masterı mı yapsam diorum teknokentlerin birine girerim belki, kpss var bu sene onu mu denesem acaba diye düşünüyorum sonra da. Geçen annem araştırmış sizin meslek Almanya'da iş yapıyo bence sen oraya git dedi

ben 2005 mezunuyum bilkent MBG
benim hikaye uzun, kısa kesersem önce yurtdışında takıldım ama doktorayı bıraktım
şimdi akademik dünyanın diğer tarafndayım klinik arştırma yapmıyorum: yapılmış olanları raporluyorum, makele yazmıyorum yazılmış olanları derliyorum, çeviriyorum, düzeltiyorum vb. okurken bilmediğim bi sürü şey varmış bu işe girince öğrendim.

wet-lab'çıyken hep hücre biyolojisinde kaldım kanser yolakları filan çalıştım (aslında genetikçi değil mol. biyoloğum daha çok)
şimdi Allah ne verdiyse oldu biraz konular genişledi.
Tekrar master doktora yapmak aklımın bir köşesinde hep var ama wet-lab bişey yapamam gibi, lab'a giremiyorum (hastayım ben böhüü)
biyoetik, tıbbi bilişim, en olması biyoinformatik/istatistik filan gibi bişeyler olur sanırım. değilse yurtdışında scientific writing/management vb. programları düşünüyorum.
acıbademde biyoetik programı 20bin lira olmayaydı geçen sene ona oraya gidecektim Cengiz hocaya sitemlerimi iletiyorum :(

@gates: dönem mi değişmiş nedir bilmiyorum ama en azından bu'de sizin ortalamaya sahip fizikçileri uni. of illinois at urbana-champaign gibi yerlere direkt MSc'a alıyorlardı, oradan da doktora yapıyordu millet. boğaziçi'nde temel bilimlerde öyle çok yüksek notlu olmanız gerekmiyordu böyle yerlere girmek için. özellikle mbg'te durum başkaysa bilemem, yine de keşke bir deneseydiniz. belki de bilim yapmayı istemekle ilgili söyledikleriniz ayaklarınızı geri geri itmiş.


neyse biri bir çeviri sormuştu, kimse bakmamıştı, ondan hadi deneyeyim dediydim ama jargon vardı, upregulate'in türkçesi nedir bilen varsa dil kısmındaki dkk geni ile ilgili çeviri kısmına bir el atar belki www.eksiduyuru.com hücre reseptör sayısının artması imiş, bunun için türkçe'de biyolojik tek bir terim var mı, biliyonguz mu?


@niye ama: eyvallah ben bunları bilmem zaten; sizler yoktunuz, elemanın sorusu ortada duruyordu, ben de oralarda geziniyordum ;)

ancak uyarınızdan bunu da eklemem gerektiğini anlıyorum, teşekkür ederim, biraz kişisel merakımı da giderdim bu arada, duyuru güsel bir yer (sadece receptorlar için geçerli olmadığını eklemiş durumdayım)

hücre reseptör sayısının artması imiş,

dediğiniz şey tam doğru değil, evet bu bir upregülasyon örneği ama genel olarak herhangi bir uyaran (hormon, toksin, başka maddeler) sayesinde (ya da bu sayede oluşan bir ihtiyacı karşılamak için), sayıca çoğalma yönünde yapılan herhangi bir düzenleme demek .reseptör sayısı artabilecğei gibi, RNA sayısı, enzim miktarı, gen expresyonu vs. de artabilir.
türkçesi yok upregüle olan deniliyor

Ben varim. Turkiye'de yuksek lisans yaptim, antik DNA calismaya calistim. Simdi yurtdisinda doktora yapiyorum, insan populasyonlarinin karismasi, insanin goc yollari ve populasyon tarihi, genetik-linguistik evrimin kolerasyonu uzerine calisiyorum. Calistigim projelerden birinde Sibirya populasyonlari ve Amerika'ya gecisleri calistim, o calismanin ilk yayini gelmek uzere ama devam edecek. Doktora tezim Tayland populasyonlari ve Austroasyatik dil ailesinin gocleri gibi bir sey olacak. Bir baska projede ise yine Tayland'taki ilginc bir populasyonun tarihini arastiracagim.

Bu kadar cok proje olmasinin sebebi doktorayi bitirmem icin en az 3 farkli yayin yapmis olmam gerekiyor.

Google scholar'da alarmlar kurdum, Twitter'dan Nature, Science gibi dergileri takip ediyorum. Yine ayni dergilerin haftalik icerikleri mailime geliyor. Arada Science Daily gibi sitelere bakiyorum.

Operim.